Hayatın bir anlamı var mı?" sorusu filozoflar başta olmak üzere uygarlığımızın en seçkin zihinlerini binlerce yıldır meşgul ediyor. Bu zor bir soru. Kozmos, içinde devinen varlıkların dünyasını umursamaz görünüyor ve hayatın "saklı" anlamı konusundaki tezlerin hiçbiri yaygın bir uzlaşımla kabul görmüyor. Öte yandan insan hayatta bir anlam bulmaya fena halde gereksinim duyuyor. Anlam, adeta hava ya da su gibi, yokluğunda insanı boğuyor, savuruyor, zayıflatıyor; yaşama uğraşını kederli bir boşlukta bırakıyor. Hem Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi hem de Dünya Sanat ve Bilim Akademisi üyemiz Prof. Dr. Türker Kılıç bir "beyin bilimci" olarak bu zor soruya odaklanırken sorunun formunda haklı bir revizyon yaparak işe başlıyor: "Hayatın anlamı nedir?" sorusunun değil, "anlamlı bir hayatın olanağı nedir?" sorusunun başat olduğunu, bu ikinci ve asıl sorunun yanıtını ararken -kendisi de hayatın içinde beliren- insan beynine odaklanmanın zorunlu olduğunu ileri sürüyor. Türker Kılıç'a göre, beyne bu "yeni" odaklanış yerleşik düşünce şemalarımızda önemli bir değişim gerektiriyor. Bu ders, yerleşik düşünce şemalarımızda gerçekleşecek devrim niteliğinde bir dönüşümün ilk belirtilerini bizlerle paylaşmayı amaçlıyor.